karabük halı saha
beylikdüzü dezenfekte
MEZENŞİMAL KÖK HÜCRE MUCİZESi - Bigdoctors

MEZENŞİMAL KÖK HÜCRE MUCİZESi

0

MEZENŞİMAL KÖK HÜCRE MUCİZESi

İsmini son zamanlarda sık olarak duyduğumuz Kök Hücre terimi toplumun zihninde bir şeyler çağrıştırsa da tam olarak ne olduğuna dair yeterli bilgi çoğu insanımızda mevcut değildir.Konunun medyatik olması ve son zamanlarda tıp dünyasında bu konuda ciddi gelişmeler olması üzerine, konuyu yakından irdeleme ihtiyacı gördük.

Makalemize kök hücrelerin tıbbi tanımı ile başlayalım.Kök hücreler kabaca kendini yenileyebilme özelliğine sahip, vücut içinde veya laboratuvar ortamında uygun şartlar sağlandığında birçok değişik hücre tipine dönüşebilen farklılaşmamış hücrelerdir.

Kabaca embriyonik ve embriyonik olmayan yetişkin kök hücreler olarak iki gruba ayrılan kök hücrelerden her iki grupta bugün tıp dünyasında en çok araştırılan konulardan biridir.

Embriyonik kök hücreler hemen her hücre tipine farklılaşabilirken yetişkin kök hücreler sınırlı sayıda hücre tipine dönüşebilmektedir.Bu konulardaki etik problemler günümüzde embriyonik kök hücreler için devam etmekle beraber son zamanlarda özellikle mezenşimal klinik kök hücre çalışmaları problemsiz olarak ivmeli olarak devam etmektedir.

Yetişkin kök hücreleri ile yapılan en detaylı çalışmalar hematolojik ve immünolojik sahada olsa da son zamanlarda nöroloji sahasında da büyük klinik çalışmalar yürütülmeye başlandı.Özellikle nörodejeneratif ve otoimmün bazlı bozukluklarda örneğin demans,alzheimer,parkinson,tip1 diyabet gibi daha birçok hastalıkta umut verici gelişmeler oldu.

Bilindiği üzere tıp dünyasında iyileşmez veya kronik olarak tabir edilen birçok hastalıkta aslında ilgili organı tutan hastalığın organ parankimlerinde geri dönüşümsüz hücre ve fonksiyon kaybı yaptığı bilinmektedir.Her ne kadar ilaçlarla fonksiyon kaybını bir miktar düzeltmek mümkün olsa da organların hücre kayıplarını yerine koyabilecek rasyonel bir tedavi mevcut değil idi.

Bugün sellüler(hücresel),rejenaratif (yenileyici),repetatif(tamir edici),restoryatif(restore edici)bir bilim dalı oluşmakta ve başını Amerika ve Çin’in çektiği bu branş çok hızlı bir şekilde gelişmektedir.Bugün dünyada Amerika,Kanada,İngiltere,Hindistan,Çin,Rusya,Slovenya,Avusturya ve birçok ülkede hücresel tedavi merkezleri yeni tedavi protokollerini uygulamakta ve klinik veriler hızla tıbbi literatürde sayıca artmaktadır.

Uzm. Dr. Ayhan BEKMEZ

Klinik çalışmalardan bahsetmeden önce kök hücrelerin bazı özelliklerini izah etmekte çok büyük fayda görüyorum.En önemli özellikleri bu hücrelerin uzun süreçte bölünebilir ve kendilerini yenileyebilir ve yedeğe alabilir olmalarıdır.

Bilindiği üzere bir hücrenin ömrünü belirleyen önemli bir faktör hücre kromozom ucundaki telomer bölgesidir.Bir hücre bölündüğü zaman bu telomer bölgesinde kısalmalar olur.Vücutttaki telomeraz enzimi kromozom boyunu sabitlemeye çalışır.Mezenşimal Kök hücrelerde bu telomeraz enzimi yeterli seviyelerde bulunduğu için bu hücreler uzun dönemde kendini yenileyebilme kabiliyetine sahiptir.

Kök hücrelerin diğer önemli özellikleri özelleşmemiş olmalarıdır ve bu hücreler bir sinir hücresi gibi özelleşmiş bir hücreye dönüşebilir.Mezenşimal kök hücreler bağ doku elemanlarından fibroblastlara ve yine kıkırdak hücreleri kondroblastlara,kemik hücresi osteoblastlara rahatlıkla dönüşürler.

Bağ dokusu kökenli olmayan sinir hücrelerine,karaciğer hücrelerine,insülin salgılayan pankreas beta hücrelerine transdiferansasyon denilen bir mekanizmayla dönüşebilir.Bu kök hücrelerin eşsiz bir özelliğidir ve bu özelliği sayesinde siroz hastalarında,spinal kord travmalı felçli hastalarda,alzheimerda,demansda,parkinsonda,tip1 ve tip2 diyabette,esansiyel hipertansiyonda,obezitede ve daha birçok hastalıkta yeni tedavi protokollerinin gelişmesine sebep olmaktadır.

Üçüncü önemli özellikleri vücutta hasarlı bölgeye göç edebilmeleri(migrasyon)ve hastalanmış dokuları tamir edebilme(repairment)özellikleridir.

1976 yılında Friedenstein’in mezenşimal kök hücrelerini tanımladığı günden bu yana tıp dünyasının en ilgi çekici olan bu konusu üzerine günümüzde mevcut 800’ün üzerinde faz1 ve faz2 klinik çalışma aktif olarak devam etmektedir.Bunların hepsine tek tek değinmek mümkün olmamakla birlikte temelde bazı kritik bilgileri arzetmeye çalışacağım.

 

Uzm. Dr. Ayhan BEKMEZ

Share.

About Author

Leave A Reply